8 Aralık 2009 Salı

Ahmak palyaçolar ve hacıyatmazları yenmek


1 Kasım 2009 - Akşam

Ahmak palyaçolara yenilmemelisin demişti Guy Kawasaki bundan tam bir yıl önce buluştuğumuz yemekte. Öncü fikirleri anlamazlar, bağnazlıklarıyla sahip oldukları iktidarlarını koruyabilmek uğruna yeni fikirlerin başarılı olmaması için ellerinden geleni yaparlar.

Bu "ahmak palyaçolara yenilmemelisin" öğüdü o gün içinde bulunduğum koşullarda ilaç gibi gelmişti gerçekten. Önümün tıkandığını hissettiğim günlerdi. Yapmak istediğim yenilikleri, statükocuların çıkardığı engeller yüzünden gerçekleştiremiyordum. Artık pes edip, o güne kadar kurmuş olduğum düzeni, konformist bir anlayışla sürdürmeye meyilliydim.

"Zavallılar (loser) dışında ikinci bir ahmak türü daha var", diyordu karşımda Kawasaki, "Bozolar yani ahmak palyaçolar... Ferrari kullanan, Armani giyen, Bulgari takan "bozo"lar -görünüşe göre sonu 'i'le biten markaları seviyorlar- çok tehlikeliler çünkü bunların havasına bakanlar dediklerinin de doğru olacağı yanlış fikrine kapılıyorlar".

O günlerde etrafımda dolanmakta olan bozoların hayali birer birer aklıma üşüşürken, "Başarılı olmak istiyorsan işte bu ahmaklardan sakınmalısın" diye devam etti Kawasaki, "Bu öyle yapılmaz, bu çok denendi, bunun dünyada başka örneği var mı ki, bunun için çok erken" diyen ahmaklara asla yenilme".

O dönemdeki bozolarımı karşımda parmaklarını sallarken gördüm;

- Bu yapmak istediğin İnternet projesinin dünyada örneği var mı?


- Tamam güzel fikir ama Türkiye için erken değil mi?


- Fikir güzel ama denenmiş, bildik yöntemlerle yeniden tasarlamak lazım.

Masadan kalktığımda kararımı vermiştim. Bir, iki ay içerisinde de uygulamaya koydum ve hayatıma yeniden yön verdim.

Bugün o konuşmanın üzerinden tam bir yıl geçti ve o günlerde dostlarımla birlikte, "o öyle olmaz, bu denendi mi, şunu dünyada yapan var mı ki" diye parmak sallayanlara aldırmadan attığımız tohumlar, ilk meyvelerini vermek üzereler.

Ve şimdi kaderin cilvesi herhalde, tam da hayatımın o önemli kararını verdiğim günün birinci yıldönümünde Guy Kawasaki'nin yeni bir makalesi çıkıverdi karşıma. Hem de taa 14 yıl önce, Ağustos 1995'te, Hürriyet'in o zamanki İcra Başkanı Tezcan Yaramancı'nın odasında, gazeteyi İnternet'e geçirme planını yürürlüğe koyma kararını vererek, Türkiye'de İnternet yayıncılığının temellerini attığımız günden sonra "bozo"ların yıllar boyu, bıkıp usanmadan ısıtıp önümüze çıkardığı "İnternet gazetesi ücretli olmalı" saçmalığı konusunda.
Wired degisi editörü Chris Anderson'ın bir konuşmasından nakletmiş Kawasaki makalesinde.

Özetle şöyle diyor: Dijital ekonomi üretim ve dağıtımla ilgili marjinal maliyetleri sıfıra yaklaştırdı. Tutucu yöneticiler ücretsizin, değersizle eş anlamlı olacağına inanıyorlar. Buna karşılık yeni nesil ürünün değerini fiyatına bakarak biçmekten çoktan vazgeçti. Kalite artık fiyatla değil amaca uygunlukla ölçülüyor. Rakiplerin ücretsiz olduğu bir pazardan pay kapmak için fiyatı kullanamazsınız.

Şirketler bu yeni pazarda rekabet edebilmek için ücretsiz sunabilecekleri çok kaliteli ürünler ve servisler geliştirmek ve bu ücretsiz ürünleri nakte çevirmenin bambaşka yollarını bulmak zorundalar.


Kısacası ahmak palyaçolara yenilmemenin yolu yaratıcı olmaktan geçiyor. Pes etmeyin, inatçı olun. Yenilikçiliğe kapalı ahmak hacıyatmazları devirmek ancak yaratıcılıkla mümkün.


yurtsan@neobizmedya.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder