8 Aralık 2009 Salı

Teknoloji gerekirse Frankenştayn da yaratır

8 Kasım 2009 - Akşam

Köşe yazarlarımızın GDO konusunda kopardıkları kıyamet, cehaletlerini sergiledikleri ilk örnek değil. Her köşeden çıkan tek tip gürültüye bakıp da sanırsınız ki genetiği değiştirilmiş gıda ürünlerinin sağlığa zararı bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek ve çıkartılan yönetmelikle hepimize bu zararlı gıdalar yedirtilecek.

Bir kısım pop entellektüel yazarımızın, bilimi hiçe sayıp halkın fanatik inançlarına seslenen yazılarına yabancı değiliz. Bundan önce Küresel Isınma, Kyoto Protokolü, mikrodalga fırınlar, monosodyumglutamat, TV ve bilgisayar oyunlarındaki şiddet, bilgisayar bağımlılığı, hatta İnternet'le bile ilgili toplu ceha

Örneğin iki sene önceki dönemsel kuraklığı, bilimin hissedilir etkileri 20-30 yıl sonra çıkacak dediği Küresel Isınma'ya yine bunlar bağlamışlardı. Birkaç on yılda bir yaşanan olağan, döngüsel kuraklığı Küresel Isınma'nın sonucu diye gazlayıp duruyorlardı okurlara. Sanayileşmiş ülkelerin, geri kalmış ülkelerin sanayileşme hakkını satın almasını öngören neo-emperyalist Kyoto Protokolü'nü bir matahmış gibi göklere çıkartanlar da bunlardı. Ses dalgasından başka bir şey olmayan mikrodalga teknolojisini lanetlemelerini ise artık herhalde post modern komedi tarzının şahikası olarak kabul etmekten başka çaremiz olmamalı. Hatta inanır mısınız bunlar birbirleriyle "İnternet boş bir palavraymış, bundan bir şey çıkmaz" yazıları yazma yarışına bile girmişlerdi.

Dolayısıyla şimdi GDO'lara karşı takındıkları bilim dışı, fanatik inançlara seslenen, daha da kötüsü bu fanatik inanca kendilerini de kaptıran anlayış, tutum ve davranışlarına hiç şaşırmıyorum.

Peki bunların Frankenştayn gıda adını taktıkları GDO'larla ilgili bilim gerçekte ne diyor? GDO'lar gerçekten bir felaket mi?

Çıkan yeni yönetmeliği, Frankenştayn gıdalara yeşil ışık yakmakla suçlama insafsızlığıyla başlayayım. İki tür GDO var. Bir yanda farklı türler arasında gen transferi yapılarak geliştirilen GDO'lar, diğer yanda ise tek bir ürün türünün kendi gen diziliminde değişiklik yapılarak geliştirilen GDO'lar. Gerçi bilimsel araştırmalara göre birincisinin de insan sağlığına zararlı olduğu yönünde bir kanıt yok ama yeni yönetmelik bu birinci türdeki ürünlerin Türkiye'ye girişini yasaklıyor, ikincisine izin veriyor. Yani popülist bir çirkeflikle Frankeştayn olarak damgalanmaya çalışılan türden GDO'ların Türkiye'ye girişi hâlâ yasak aslında.


GDO'ların insan sağlına yönelik bir felaket olduğunu bilimsel bir gerçekmiş gibi sunan fanatiklerin dolduruşuna gelmiş yazarların safsatasına gelince... GDO'lar üzerinde bugüne kadar yapılan sayısız bilimsel araştırmanın hiçbirinden GDO'ların insan sağlığına zararlı olduğunu gösteren bir sonuç alınmış değil.


GDO'ların insan sağlığına zararlı etkisi olduğunu kanıtlayan tek bir bilimsel araştırma sonucu olmamasına rağmen bakıyorsunuz kendisine doktor, profesör falan diyen birileri çıkıp, "Son yıllarda kanser vakalarının sayısında bir artış gözlüyoruz. Bunun nedeni GDO'lardan başka ne olabilir" gibi son derece "bilimsel" bir yumurtlamayı yüzü kızarmadan yapabiliyor.


Avrupa Birliği kanunlarına göre, GDO içeren bir gıda ürününün AB ülkelerine girişine ancak ve ancak bilimsel araştırmalarca konvansiyonel gıdalar kadar güvenli olduğu kanıtlanmışsa izin veriliyor.


Buna rağmen herhangi bir gıda ürününün yüzde yüz güvenli olduğunu kanıtlayacak bir yöntem yok. Ancak bu GDO'lu ürünler için de geçerli, GDO'lu olmayan ürünler için de...


GDO'lu gıdaların yeni allerjilere yol açtığı iddiasına gelince. Bu konuda bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen ciddi bilimsel kuşkular var. Bu kuşku özellikle de biraz önce bahsettiğim başka türden gen transferiyle geliştirilen GDO'lar için geçerli. Bir türün genomuna yeni bir gen eklenmesinin tipik sonucu yeni bir proteinin ortaya çıkması. Her yeni protein de teorik olarak yeni bir allerjinin tetikleyicisi olma ihtimali mevcut. Dolayısıyla bu yöntemle geliştirilmiş GDO'ların piyasaya sürülmeden önce sıkı testlerden geçirilmesi gerekir. İyi haber ise bu testlerin yapılması kolay ve sonuçları güvenilir testler olması.


Her yeni GDO'lu ürün onaylanırken mutlaka allerji testlerinden geçiriliyor. Ve değil allerjen olması, allerjen olma potansiyeli olan bir madde içerse bile onay alamıyor.


Teknoloji insan için var. Teknoloji insanın doğa üzerinde hakimiyet kurma tarihini yansıtıyor. Teknoloji ilerledikçe insanın doğa üzerindeki kontrolü de artıyor. Teknolojik ilerlemelerin sonuçları konusunda kuşkucu olmak doğal, hatta sağlıklı bir durum. Ancak bu kuşkuyu, bilimsel dayanaklardan yoksun fanatik inançlara dayalı bir popülizme vardırmak, bozulan bir toplumsal sağlığın emaresi. Ve ne yazık ki bu emareleri her geçen yıl daha fazla göstermeye başlayan bir toplum olduk.

yurtsan@neobizmedya.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder