8 Aralık 2009 Salı

Dijital çağda bu ayak


27 Ekim 2009 -Akşam


Dünyanın artık eskisi gibi olmayacağı, hızla değişeceği, tüm kuralların yeniden yazılacağı İnternet'in yeni yeni filizlenmeye başladığı 90'ların ortasından beri belliydi. Buna rağmen çoğu şirket, çoğu endüstri değişen çağın yeni kurallarına ayak uydurmalarını sağlıyacak zihniyet sıçramasını yeterince hızlı gerçekleştiremedi.

Paradigma değişimine uyum sağlamakta zorlanan sektörlerinin başında sinema ve müzik endüstrisi geliyor.

İnternet'le birlikte eskiden fiziksel olarak dağıtılan pekçok ürün artık dijital olarak dağıtılabilir oldu. Değişim eskiden disketlerle, CD-ROM'larla mağazalarda satılan yazılımların İnternet'ten kolayca yüklenebilmesiyle başladı. Yazılımı sırasıyla gazete, kitap, müzik ve film izledi.
Paradigma değişiminden ilk etkilenen bilgisayar yazılımı sektörü, yeni dünyanın yeni düzenine uyum gösterme evrimini neredeyse tamamlamış durumda. Yazılım sektörü bugün artık perakende yazılım satışına odaklanmak yerine ücretsiz dağıtılan yazılımların yarattığı ekosistemlerden beslenen, İnternet üzerinden gerçek zamanlı kullanılan yazılımların elektrik ve su kullanımı gibi faturalandırıldığı "bulut bilgisayar" sistemlerinden para kazanan bir yapıya doğru hızla koşuyor.

İnternet'ten içeriği ücretsiz dağıtıp, reklamdan para kazanan gazeteler de bir hayli yol almış durumdalar. Paradigma değişimini ilk görenlerin başında olan, içine kitabı da dahil edebileceğimiz basılı medya sektörünün aslına bakılırsa müzik ve film sektörüne göre bir avantajı vardı. İnternet'ten dijital olarak yüklenen müzik ve filmleri oynatan elektronik araçlar, yazı okumaya yarayan cihazlara göre çok daha ergonomik ve pratiktiler.

Basılı medyanın dijital dağıtımı hâlâ Kindle gibi hantal (ekranı elastik değil), ilkel (siyah-beyaz) ve pahalı (250+ $) cihazlara muhtaçken, müzik ve filmin dijital dağıtımı iPod gibi pratik bir cihaza yıllar öncesinden sahip.

MÜYAP gibi zihniyetini değiştirememiş sanatçıları pardon icracıları temsil eden derneklerin ne yapacaklarını bilemeyip sansürden medet ummalarının nedeni, geliyorum diye bas bas bağırmasına rağmen paradigma değişimine hazırlıksız yakalanmaları.

MÜYAP'ın mahkeme kararıyla sansürlettiği Myspace korsan müziği kendi yayınlayan bir site değil. Myspace isteyen herkese kendi İnternet yayınını kurması için yer sağlayan bir site sadece. Yani her kullanıcı bu ortamda yaptığı yayından kendisi sorumlu. MÜYAP'ın mantığıyla hareket edecek olursak iPod'undan korsan müzik dinleyen ve arkadaşına dinleten gencin oturduğu kafeyi, cep telefonundaki korsan müziği arkadaşının telefonuna aktaran kişinin bu eylemi gerçekleştirdiği alışveriş merkezini de kapatmak gerekir.

MÜYAP yıllar önce benzer gerekçelerle Forumtr isimli bir forum sitesini sansürlettiğinde yazdığım gibi, MÜYAP artık yüz yıl öncesinin Ludittleri gibi teknoloji ürünlerine saldırmak yerine dünya eğlence endüstrisini örnek alıp, teknolojiyle mutlu bir evlilik yapmanın yollarını aramalı.
Bu yolları keşfetmesi de gerekmiyor. Dünya müzik ve film endüstrisi değişen dünyaya uyum sağlamakta epey yol kat etti. Geçenlerde Türkiye'ye gelen Francis Ford Coppola bakın ne diyor,
"İnternet'ten film yüklenmesinin önüne geçilemeyecek. Zaten sanatın bedelsiz olması gerek".
Bu yeni dünya düzeninde sanatçı, sanatından para kazanamayacak demek değil. Sanatın kendisi bir meta olarak satılamayak ama sanatın yarattığı ekosistemden doğan katma değerden sanatçı da payını alacak demek. Yani örneğin sanatçı müzik parçasının yüklendiği sitenin reklam gelirinden, dinleyicinin müzikçalarının ekranında gösterilecek reklamlardan, şarkıyı çalan diskotekten, radyo kanalından pay alacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder